SON SAYGI !

SON SAYGI !
-Sabahları ilk yaptığım hareketlerden biride telefonuma gelen mesajlara bakmak olur.
Bu sabah da öyle oldu. Mesajların kimi beni sevindirdi, kimi, de gerçekten çok üzdü.
Sevindiklerim bende kalsın ancak; üzüntülü olana gelince bununla ilgili olarak biraz olsun duygularımı paylaşmak isterim.
Şöyle ki: Telefonuma gelen mesajda ne yazık ki benim çok sevdiğim, Onu tanıyan herkesin de onu sevdiğini bildiğim Değerli Genç bir kardeşimizi kalp krizi neticesinde kaybettik. Yani kardeşimiz vefat etti, Hakka Yürürdü. Allah rahmet eylesin. Dolaysıyla bende cenaze için kaldırılacağı cami önüne gittim.
Rahmetli Kardeşimiz Kalabalık bir insan grubunun omuzlarında ve bir sala içinde cenaze namazı için Camiye doğru taşınmaktaydı.
Şüphesiz ki cenazeyi taşıyan bu insanların her biri; bir hatırasını suskunca, konuşmasız bir vaziyette son yolculuğuna uğurlamaktaydı.
Taşıyanlar ise taşıdıkları hatıralarına fevkalade saygılı davranmaktaydılar.
Sessiz hatıranın geçtiği, İlçemizin en hareketli olan ana caddesinde de elbette bu sessizliğin dışında olan bazı hareketler vardı.
Çay ocağı önünde, cenaze yanlarından geçerken bile kılını kıpırdatmadan çayını şıkır şıkır karıştırıp oturan insanlar. Cadde boyu hareketlerinde hiç değişiklik yapmadan koşuşturan kimseler, ana cadde de çok acelesi olan oto sürücüleri, Cenaze tabutu yanlarından taşınırken bile istifini bozmadan ayak üstü sohbete devam edenler.
Ve bunun gibi; Ben Sessiz yolcuyu saygıyla izlerken belki en fazla bir dakikalık süre içinde gördüğüm manzara buydu.
Oysaki bu Sessiz Yolcu devletine az çok hizmet eden biriydi.
Çoluk çocuğuna saygıda kusur etmeyen onları aç bırakmayandı. Şüphesiz konu komşu sahibiydi, dost canlısıydı ve şimdi eller üzerinde taşınıyordu.
Velhasıl Allahın bir kuluydu ve aramızdan ebediyen ayrılarak son yolculuğuna çıkmıştı.
Peki: Son yolculuğuna çıkan bu sessiz yolcuya; yukarıda arz ettiğim dış manzaranın görüntüsü uygun bir hareket miydi.
Cenaze konvoyuna bir kol uzunluğu kadar yakın olan bu insanların pervasızlığın ne demeliydi.
Cenaze taşınırken Sadece on nefes kadar sessizce ayakta saygı gösterilemez miydi. Çayını üç saniye karıştırmaz ise ne olurdu. Araçlar Padişaha kelle mi götürüyorlardı. Neydi.
Halbuki bizlere, ailelerimizden öğrendiklerimiz bir tarafa ilk okulda okurken bile son yolcuya nasıl saygı gösterileceğini öğretmemişler miydi.
Cenaze geçerken istiklal marşı okunur gibi saygıyla ayakta durulur, Bayrak geçiyormuş gibi cenaze saygılı bir şekilde kafayla takip edilir, çoğu kez de zaman müsaitse tabuta bir el atılırdı.
Şimdilerde ne oldu da toplumumuzda bir alemlik bir duyarsızlık var.
Yoksa; Türk İslam aleminin bu güzel örnekleri şimdilerde öğretilmiyor mu.
Aileler evlerinde, eğitimciler okullarında, din görevlileri ibadethanelerde bu son saygıyı insanlarımıza işleseler ne olur.
Eminim; son yolculuğuna çıkan bu mevta eğer tabutundan çıkıp dile gelseydi hiç şüphesiz insanlardan saygı görmek isterdi.
Şahsen ben böyle isterdim .
Sizleri bilmem.
NOT: Evvelki yazılarımda yetkililerden yerini bulunmasını istediğim ALAVLI DEDE’nin Kabrinin yerini buldum.
Kabir, Bir Eylül Parkı içinden 2017 tarihinde Suluova Belediyesi, Amasya Müze Müdürlüğü ve Amasya Kültür Müdürlüğünün ortak çalışması ile Suluova Belediye Mezarlığında-Şehitliğin Önünde-Ama Hafız’ın mezarının ayak ucunun yakınına defnedilmiştir. Ancak harap haldedir. Kabir üstünde esamesi yoktur. Bu itibarla Kabrin bakıma ihtiyacı vardır. Yetkililerin Manevi Kişiliğe sahip bu kabre özen göstereceğine inanıyorum.
YAZAR: EKREM GÜN