SULUOVALI ŞAİR MEHMET TOZLU’NUN YÜREĞİNDEN “GEÇMİŞİMİN İZİNDE”


SULUOVALI ŞAİR MEHMET TOZLU’NUN YÜREĞİNDEN “GEÇMİŞİMİN İZİNDE”-Kapımız kapansa da, sokak aralarında,Gönlümüz dolaşır hep, Suluova semalarında…-GEÇMİŞİMİN İZİNDE. Arıyordum kendimi, geçmişimin izinde,Anılarım canlandı şu hayat denizinde,Daha henüz küçüktüm hatta aklım ermezdi,Acımasız bir dünya, hiçte aman vermezdi,Suluova’da ki hayat, başlardı ailede,Bir evimiz var idi tam yeni mahallede,İsterseniz sizlere, biraz tarif ederim,Şimdilerde yolumu korkarım kaybederim,Yaylacı camisinden, dört sokak aşağı in,Yunus sokakta hava, eserdi serin serin, Hanemizi sorarsan, dört numaralı evdi, Anamsa o ocağı, söndürmeyen alevdiÖzlediğim geçmişim, tam burada başlıyor,Sanki filim şeridi, bir anda yavaşlıyor,Yetmişli yılın sonu seksenlerin başları,Kimler istemez ki şimdi arkadaşları,Mete’yle Fahrettin’le, her türlü coştururduk, İbrahim’le Şükrü’yle, top için koştururduk,Ayvalı Mustafa’yla çelik çomak oynardık,Büyüklerle oynarken aralara kaynardık,Yunus’la Mustafa’yla, hep ok atar dururduk, Tahtadan hedefleri, on ikiden vururduk,Ben ve abim Mustafa, oyunlarda hep eştik,Mücadele ederken, hep yakıcı ateştik,Kimimiz Malkoçoğlu, Kimimiz Kara Murat,Uzunca bir sopaysa, altımızda bir kır at,Malat vardı kâğıttan, enek denen misketti, Gazoz kapağı ütmek, diğerine nispetti,Sporcu resimleri, karıp karıştırırdık,Üstündeki rakama, bakıp yarıştırırdık,Hemen arka sokakta, Orhan’la ilhan vardı,Kuyucunun Aslan’la, Recep’i bir sayardı,Şerif amcanın oğlu, Ceyhan ile Cengiz’di,Muammalar içinde, Cengiz ise bir gizdi,Halil, ,Mustafa, Mehmet, laplıların oğluydu,Palaların her biri, delikanlı huyluydu,Aytekin, Metin, Çetin, Şirvanlılığı derin,Mehmet Ali, Aziz’le, Mitat ise Asker’in,Kimler mi bağır çağır, sokakları inletti,Onları anmak ise, gönlümü serinletti,Bakkallardan saysana akılda üç beş tane,Kim kimin neyi nesi, sayardı hane hane,Bakkal Kamil var idi, Ömer Coruk var idi,O zamanlar sadece, Süleyman muhtar idi,Taksi ebenin eşi, bakkal Kadir dedeydi,Gazyağıyla sana yağ, sayılı hanedeydi,Saçları sıfır vurmak, çocuklarda adetti,Mehmet dede de traş, bizlere saadetti,Kahveci Tahsin vardı, Fırıncıydı İsmail,Taşındı İstanbul’a mutluluk oldu nail,Sucu İzzete komşu, pirketçi Abdullah’tı,Her evin yapısına, emeğini bıraktı,Ali hocamız vardı, birde Celal hocamız,Bize Kuran öğreten, komşu Talip amcamız,Aşağı Suluca ’da bir tek Merkez Okulu,Bahçesi buram buram, misket elma kokulu,Aşardık o yolları, gitmek için okula,O okulda okumak, nasip olmaz her kula,Taşındık Bilgili ’ye, eve daha yakındı,Daha ilk yıllarında herkes akın akındı,Sarı renk ortaokul, tepeden görünürdü, Önünde ki liseyse, beyaza bürünürdü,Bizlerse okuyorduk, okulsa çarşıdaydı,Orta cami yanında, hemen de karşıdaydı,Yedi yıl aynı şevkle, yürüdük aynı düşle, Önce vatan diyerek, milliyetçe görüşle,Şeker caminin bizde, apayrı yeri vardı,Kubbesinden daha çok, yüreğimde çınlardı,Ayazoğlu pasajı, kutlu dergâhımızdı,Sohbetler demlenirken, buğusu ahımızdı,Denizciler caddesi, başımda rüzgâr eser,Kalbim kaldı orada, bir güzel ki şaheser,Size anlattıklarım, dedim ya eskidendi, Değişen biri ise asıl insanın kendi,Şu hayat hep bizleri, ilmek ilmek kuşatır,Bilsen ki çınarları, hatıralar yaşatır.02.05.2021Mehmet TOZLU