Şehit Yakınlarının Tek İsteği, Bir Mezarlarının Olması.

Şehit Yakınlarının Tek İsteği, Bir Mezarlarının Olması.
ÖZEL HABER: CİHAN OKUR –MURAT ARSLAN
-Merzifon Yeni Çeltek Kömür İşletmesi'nde önceki hafta bir madencinin cesedine ulaşılması üzerine, 19 Mart 1965 yılında 69 işçinin yaşamını yitirdiği grizu patlamasının ardından cesetleri madenden çıkarılamayan şehit maden işçilerin ailelerinde de beklenti oluşturdu.
53 Yıldır cesetleri çıkarılamayan Şehit madenci ailelerinin, tek isteği bir mezarlarının olması.
Önceki hafta gece vardiyasında çalışan işçilerin bareti, kazma ve küreği yanında, tam çürümemiş madenci cesedine ulaşmasının ardından 1965 yılındaki grizu patlamasında madenden çıkarılamayan 10 işçinin aileleri, adli tıptan gelecek haberi bekliyor.
Madenden çıkarılan işçinin cesedi, otopsi ve kimliğinin tespiti amacıyla Ankara Adli Tıp Kurumuna gönderildi. O dönemde yakınlarının cenazeleri madende kalan ailelerden alınacak DNA örneği, çıkarılan cesetle eşleştirilecek.
1965 yılındaki grizu patlamasında göçük altında kalan ve cenazesine ulaşılamayan Mehmet Altınsoy'un kızı Necla Çapkın, AA/Suluova Yeni Haber Gazetesi muhabirine yaptığı açıklamada, 53 yıl sonra madende bulunan cesedin kendilerini umutlandığını söyledi.
Babası göçük altında kaldığında 8 yaşında olduğunu, o günleri hiç unutamadığına işaret eden Necla Çapkın, "Biz babamın mezarı olmasını, gidip dua etmeyi istiyoruz. Başka bir şey istemiyoruz." dedi.
Olay günü annesinin babasını işe gönderdiğini, bir süre sonra mahallede, "Grizu patlaması olmuş" diye bağırdıklarını anlatan kızı Necla Çapkın, "Annem koşa koşa gitti. Hamileydi o zaman küçük kardeşime, onu hatırlıyorum. Madenin önüne gittik, jandarmalar, askeriye hep geldi, bizi yaklaştırmadılar. Annemle beraber madene iki sene gittik geldik ama çıkmadı babam. Annem her yolu denedi ama babamı oradan çıkaramadık. Madenden cesedin çıkması bizi umutlandırdı, 'Acaba babam mı?' diye düşünüyorum. Tek isteğimiz babamın mezarının olması." ifadelerini kullandı.
-"Bir mezarı olmadığı için kabullenemiyorduk, canlanmıyordu kafamızda"
Bir başka madenci yakını Bekir Arslan ise 1965 yılındaki grizu patlamasında babası Yusuf Arslan'ın göçük altında kaldığını ancak 53 yıldır cesedine ulaşılamadığını dile getirdi.
Kendisinin de aynı madende çalışarak emekli olduğunu anlatan Bekir Arslan, şunları kaydetti: "Madende bir işçinin cesedine ulaşıldığında telefon geldi, şoke oldum. Babam olabilir diye de sevindik. Çocuklukta bize dediler, 'babanız öldü' diye. 'Nerede?' 'Maden ocağında göçük altında kaldı.'
diyorlardı. Bir mezarı olmadığı için kabullenemiyorduk, canlanmıyordu kafamızda. Mezarına gidersin, görürsün, öldüğünü kabullenirsin, bizim ki öyle olmadı. Ben de madene işe ilk girdiğim zaman insanlar yer altından çıkarken, 'Benim babam da böyleymiş.' derdim. Her seferinde hatırlardım. Diğer arkadaşlara da 'Ben burada çalışıyorum ama burası benim hem iş yerim hem de babamın mezarı' derdim."
Bir işçinin cesedine ulaşılmasının kendisini de umutlandırdığını belirten Bekir Arslan, "Mühendis arkadaşlara sordum, 'Başka da bulabiliriz.' dediler. Bir mezarı olsun istiyoruz. Ümidimiz yoktu, çünkü öyle bir çalışma yoktu. Şimdi umutlarımız arttı. İnşallah babamın cenazesine de diğer cenazelere de ulaşılır." diye konuştu.
Önceki hafta Madenden çıkarılan işçinin cesedi, otopsi ve kimliğinin tespiti amacıyla Ankara Adli Tıp Kurumuna gönderildi. O dönemde yakınlarının cenazeleri madende kalan ailelerden alınacak DNA örneği, çıkarılan cesetle eşleştirilecek.
Kaynak: AA/suluovayenihabergazetesi/Murat Arslan