NE OLDU BİZE !


NE OLDU BİZE !
-Nice geleneklerimiz, nice huylarımız şimdiki zamanın acımasız çarkları içinde eridikçe insan olarak neleri kaybettiğimizin farkına bile varamıyoruz.
Bireysel çıkarların, bana ne lazımcılığın, vurdum duymazlığın ön planda olduğu zamanımızda toplumsal ilişkiler alabildiğine zayıflarken geleceği kararttığımızı görmezden geliyoruz.
Kolektif yaşamanın temel unsuru olan yardımlaşma duygusu insanoğlunu yavaş yavaş terk ediyor.
Etrafımızda maddi gelirden yoksun veya geliri kıt olan insanlar var.
Yiyecek, giyecek, yakacak bulmakta güçlük çeken imkandan yoksun insanlara kafamızı çeviriyoruz.
Her ne kadar ülkemizde işsizlik oranının düştüğü söyleniyor ise de ancak yine de işsizlik var.
Bu işsizlere bol keseden iş sözü vadedenler de var.
On kişilik iş için bin kişiye söz veriliyor.
Dolaysıyla bu insanlar çeşitli vaatlerle umutlandırılıyor.
Ancak insanlara verilen bu umutlar elbette ki maalesef askıda kalıyor.
Ve de bu olumsuzluklar karşısında insanoğlunun “ne oldu bize’’ diyesi geliyor.
Evet, “ne oldu bize ?’’.
Hâlbuki eskiden biz böyle değildik.
Çocukluğumda, hatta delikanlılık dönemimden hatırlarım!
Bizim köyde ve bize yakın köylerde bir komşunun sığırı herhangi bir şekilde yaralandığında veya hastalığı fark edildiğinde eğer insanlara zarar vermeyecek durumda ise hemen kesilir ve tüm komşulara, civar köyler de dahil küslüktü, kırgınlıktı denmez sırf sığır sahibine yardım olsun diye o hayvanın eti;
Bedeli mukabilinde dağıtılırdı.
Yardımlaşma buydu.
Bir zamanlar Konya Kulu’da bulundum.
Kulu’nun birçok mahallesi, birçok sokağı, parkı, caddesi İsveççe isimler almış. Ve bende bir Kulu’lu Esnafa bunun nedenini sormuştum.
El cevap: Bundan elli, elli beş yıl önceleri, bir Kulu vatandaşı Kulu daha küçük bir kasaba iken İsveç’e çalışmaya gitmiş.
İsveç’e çalışmaya giden o Kulu’lu önce eşini, evlatlarını İsveç’e taşımış.
Sonra eşinin ailesinden birkaç kişiye iş bulup İsveç’e götürmüş. Durmamış; Kendi ailesinden birkaç kişiye daha iş bulmuş onları da götürmüş.
Bu şekilde İsveç’e gidenler başlamışlar kendi yakınlarını, arkadaşlarını, ahbaplarını İsveç’e götürmeye.
İsveç’te; Kululular öyle çoğalmışlar ki İsveç vatandaşları Dünya üzerinde Bir Kulu Devletinin var olduğuna hükmetmişler.
İsveç’te çoğalan Kululular, Kuluya izne geldiklerinde Kuluya yatırımlar yapmışlar.
Bu yatırımlarla Kulu büyüdükçe Kulu Belediyesi de Caddesine–sokağına-parkına ve hatta evlerine İsveç’çe isimler vermiş.
İşte size yardımlaşmanın bir örneği. Birbirlerini korumuşlar, kollamışlar.
Yardımlaşmayla, dayanışmayla kültürlerini, adetlerini korumuşlar.
Yabana “Kula Devlet mi’’ bunlar dedirtmişler.
Ve de Hasetsiz bir dünya Yaratmışlar.
Ya şimdi öylemi:
Yardımlaşma, bütünleşme duygusu azalan bir dünyadayız.
Bütünleşmeden, yardımlaşmadan kuvvetli olamayacağımızı hesap etmiyor, birbirimizi desteklemiyoruz.
Desteklemeden destek görülemeyeceğini aklımız getiremiyoruz.
Bu nedenlerle bazı güzel duyguları bu güne taşımak istedim ve halada istiyorum.
“Ben bu güne bakarım yarına boş ver” havasını bedenimizden atmak isterdim.
Zira bize; yarınlar bu günden daha çok lazım.
Çünkü ki; Bu günler çok ama çok çabuk geçer.
YAZAR: EKREM GÜN